"İnanmaya ihtiyacım var, bir din yahut tanrıya değil. Bu sefer bir insana inanmaya ihtiyacım var. Bir şeyler istemek için dua etmeyeceğim söz, istediklerim olmadığında isyan da etmeyeceğim. Gerçekliğini görmek için dokunmak bile istemeyeceğim. Sadece inanmak istiyorum, kendime bile inanmaktan vazgeçmişken..."
Sabahlara inanmak istiyorum artık. bir saat başı uyandığım da güneşin varolduğunu görmeye ihtiyacım var. Uzun zamandır içime işleyen karanlıktan öylesine ürperdim ki; hani bir ışık görsem sorgusuz sualsiz dalacağım içine... Saatlerce orada kalacağım. Tenimi yakacak biliyorum ateş;ben ateşe kafa tutacağım... Uzanıp sere serpe sizi izleyeceğim bayım karşı kıyıdan... Ellerini yüzünüzü hayal edeceğim... Kokunuz içime kadar işleyecek ta oralardan ; ben oraların kadını asla olmayacağım! Sadece bakacağım öyle uzaktan... Nazım Hikmet'in bir şiiri çalacak arkadan, tanımadığım sesler arz-ı endam edecek... Sonra kumlarımdan arınıp denize dalacağım... Dalgalar yutacak bütün hayallerimi ben yine Siz' siz kalacağım...
Anatomisi bozuk hücrelerin "de-ne-a" testlerine açacağım yüreğimi... Eminim ki yokluğunuz kadar acıtmayacak bu hastalık. Sadece bir neşterin ucuna bağlı kalacak hayatım bir kaç saniye... Aklımı yüreğimden ayıracaklar. Ben yine tohumuna tükürdüğümün insanı olacağım! Yani atacağım bu aşkı içimden, başı boş sevdaların kadını olacağım...
Yo! Hayır Bayım... Ben size hiç ümit vermedim ki, yine sizin olmayacağım... Şarkılar söyleceğim gözlerinizin içine bakarak, karşı kıyınızdan geçeceğim. En sevdiğiniz kadın olup kandıracağım sizi Bayım. Sonra nefretinize sebep olacağım... Affedin... Yalnızlığın vurdumduymaz anılarına gebeyken aşka dair tatlı sözler kuramayacağım... İki ters bir düz öremeyeceğim kader ağınızı, onu siz yapacaksınız... Bana çıkan yollarınızı lütfen yok edin bayım! Benim yollarım sizin yürüdüğünüz asfalt kaldırımlara benzemez..
Çakıl taşlarını bilir misiniz?
İşte öyle benim adını karışladığım sokaklar! Önce ayaklarınıza batacaklar, sonra canınızı yakacaklar. Sizi üzemem bayım; bu kaldırımlar size masal anlatacaklar... En iyisi kaldırın atın beni yüreğinizden nasıl başladıysa öyle bitsin bu sevda... Bir devrimin son sahnesi gibi kapatalım perdelerimizi ; bütün dünya bizi konuşsun! Ama biz ölmüş olalım... Bukadarı fazla çünkü. Kendime bile söyleyemezken cümle alemin Sizi Sevdiğimi bilmesini istemem... Çarpık yaşayışımın içinde bilmediğiniz bir utangaçlık var... Siz saçlarımı okşayıp yüzüme bakmadığınız için anlayamazsınız... Anlamanızı da beklemiyorum zaten. Sadece ...
Öyle işte bayım...
Benim veda vaktim geldi de çattı çoktan. Şimdi ben sessizce gideceğim; Siz gürültü yapa yapa beni izleyeceksiniz...
Ama ben kör sağır olacağım, yani sizi hiç mi hiç işitemeyeceğim...

0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.