2 Mayıs 2011

Bende 36 beden bir kadın olabilirdim, eğer 42 beden aklım olmasaydı...

Beden dilinin akıl ve ahlaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkede, 42 beden koca götünle top koşturamazsın akıllı kadın. Zira aklın var mı, yok mu diye kimseler merak etmeyecektir. İnce bir belin, düzgün bacakların ve bir de üstüne beden dilin varsa senden iyisi yoktur. Beden dilinden kastımı tüm akıllı kadınlar anlamıştır zaten. Yine de açıklama yapma zorunluluğu hissediyorum kendimde:
1- Adamı baştan çıkarma
2- Baştan çıkardığın adamı yoldan çıkarma
3- Yoldan çıkardığın adamı tekrar yola sokma

Zira bu ücüncüsünü başarabilmek için diğer ikisini başarmış olman yetmeyecektir. İşte bu konuda 42 beden koca aklın devreye girecektir. Tabii ki varsa. E hadi ücüncüsünü de başardın diyelim? Sonra ne olacak? Sende çocuk doğurup çatlaklarla uğraşmayacak mısın be kadın! Senin de bacaklarını selülitler sarmayacak mı? Sende yemek yapmayacak mısın? Kime bu havan? Kime bu çakan! Kimi kandırıyor doksan, atmış, doksan tadında bir kadın olman? 
Yoo! Hayır! Kıskançlık belirtileri sarmasın aklınızı. Benim derdim herşeyi ama herşeyi ince belleriyle halledebileceğini sanan kadınlarla. Sene olmuş 2o11 ve uzay çağını yaşarken, bende bilirim estetik aletleri altına yatıp belimi inceltmesini de, sonra ne olacak? Ben ki aklıyla övünen kadın! Böylesi bir aptallık yaptığımı nasıl kabulleneceğim? Hani akıl herşeyden üstündü? Hani sadece aklıma aşık olabilecek bir adam elbet karşıma çıkacaktı? Hani kaşımın gözümün hiç bir anlamı olmadan, beni sadece ben olduğum için sevebilecek bir adam elbet ama elbet olacaktı. Ne giymişim, ne yapmışım, neden bugün kaşlarımı almamışım! Bunların hiç birini kendine dert etmeyen bir adam olacaktı elbet...
Ama bu demek değildir ki saldım çayıra mevlam kayıra tadında yaşa, götü, göbeği büyüt sonra hanimiş benim aklım, hanimiş benim aklım de! Yok canım o kadar da değil. O kadar da abartmaya gerek yok bu akıl işini. Sadece unutmadan yaşamalı hayatı. Devede de boy var ama eşeğin arkasından gidiyor misali. Hah işte bunun bilincindeyseniz okuduklarınızı unutun! Yok değilseniz sabahları kahvaltıdan sonra, akşamları yemekten önce tekrar tekrar, düzenli olarak okuyunuz. 
Zira hepimizin gideceği yer aynı, göreceği selam sabah farklı...
Çok, çok öperim

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.