Ne zaman bahar gelse çocukluğumun meyve bahçelerine gider ruhum. Özene bezene bakardı dedem. Tek bir dalı kırmadan, incitmeden üzüm asmalarını, dökmeden yerlere sardunyaları elleriyle toplardı. Özene bezene yeni bir dünya kurardı ufacık bahçesinde...
Ben top koştururdum. Hiç unutmam kırmızı bir salıncağım vardı, iki agaç arasına asılmış.
Şimdiler de iki ağaç arasına asılmış bir de ruhum...
Ne çok ağlamıştım, ne çok istemiştim atılmamasını. Ne çok istemiştim çocukluğumdan bir şeylerin kalmasını.
Sonra kış oldu, budandı ağaçlar, gitti dedem...
Yalnız kalmanın ne demek olduğunu ilk o zaman anlamıştım. Yeşil çarşaflara sarılmış dağ gibi bir çınar, benimse daha 7 yaşında titrek bedenim. Sonra annemi gördüm bir hastanenin bilmem kaçıncı ölüm basamağında. Sıkıca sarıldı,
Belki bir daha, hiç bir zaman öyle sarılmayacaktı...
O sarıldı, dedem çarşaflara sarıldı, sarıldı bütün dünya bir anda, ben sarıldım...
Kapanıp dizlerimin üstüne, sanki büyümüşte küçülmüşsesine bütün dünya; bütün bir dünyaya sarıldım!
Sevmeyi o zaman öğrendim işte. Sorgusuz, sualsiz sevmeyi, hiç bir karşılık beklemeden sevebilmeyi... Ne çok şeyi sevdim ben...
Ne çok insan, ne çok arkadaş, ne çok şey
Ne çok şeyi kaybettim
Ne çok arkadaş, ne çok insan, ne çok şey...
Ne çok şey alıp götürdü zaman.
En zoruda insanın içindekilerini dökebilmesiymiş kağıda. Olduğu gibi anlatmak acılarını. Oysa ne zormuş ağlamak, ne zormuş bir daha öylesi, ölesiye ağlamak!
Şimdi de ağlıyorum...
Tek bir damla yaş aktı gözümden. Süzüldü yavaşça göz çukurumdan yanaklarıma. Kimse sarılmadı. Kimse sarsılmadı.
Ama ben ağladım...
Gücüm yettiğince, yettiğince gözyaşım aksın bitsin istedim!
Bitsin istedim bu sonu olmayan yalanlar!
Bitsin!
Bitsin ki; her şeyin ama her şeyin bir sonu olduğunu yeniden hatırlayalım...
...
Keşke yeniden dolaşsa bedenim çocukluğumun bahçesinde, keşke yeniden bir balona sevinse ruhum. Çıkıp çatının en sivri ucuna çözsem iplerini. Onlar süzüldükçe gözyüzüne açsam kollarımı, bir daha hiç kapatmasam!
Bir daha, sanki bir daha olmayacakmış gibi koşsam sana...
Düğümlenmese bacaklarım, kırmasan ya kollarımı, tutsan elimden.
Tutsan bir yanını kırdığın yüreğimden...
...
Şimdi gecenin nefret hali
Şimdi saatlerin ecel ihlali
Ben bilmezdim ki,
Bilmezdim böyle seni...
26.o4.2o11
o3:4o
tek kelime muhtesem
YanıtlaSil