18 Nisan 2o1o...
Tamı tamına 'üç yüz üç' gün geçmiş üzerinden.
Üç yüz üç sensiz gün.
Üç yüz üç ölüm.
Üç yüz üç intihar sahnesi.
Bir zamanlar yılbaşıyla gelen mucizelere inanan bir adam vardı. Şimdiler de inkara sebep, ozamanlardan kalan bir de kalbim. Bir zamanlar ellerim vardı. Ellerine hasret. Bir zamanlar umutlarım vardı...
Görmeyen gözleri, hissetmeyen bir de kalbi vardı; kime attığı mechul, bana atmadığı kesin.
Bir zamanlar, o zamanlar da kalan bir kız vardı...
Aklı, başından aşmış. Aşmış yükü omuzlarından.
Kaç kere döndü o sokağın başından. Kaç kere seni aradı gözleri bunca insan arasında. Kaç kere sen diye sarıldı umutlarına. Kaç kere öldü. Kaç kere sana dirildi.
Kaç kere 'Sevdi' seni, sen bilmeden.
Görmeden sen.
Hissetmeden.
Kaç kere diledi seni o zamanlar...
O zamanlar...
Bir zamanlar...
Şimdiler de umut yok. Hayal yok. Seni umut etmek yok şimdiler de. Şimdiler de aşk yok. Acı yok. Hasret yok şimdiler de.
Sığınacak hiçbir şey yok.
Kaçıp saklanabileceğim hiçbir yer, hiçbir kaldırım, hiçbir sokak yok. Hepsini kapatmış yüreğin. Hepsine el koymuş düşlerin. Hepsini alıp götürmüş giderken,
Hepsini orada, ortada bırakmış gözlerin...
Ahh gözlerin!

0 yorum:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.